background
6 Şubat 2014

İşyerindeki bencil/şımarık çocuk: Profesyonel

İşyeri kimin yeri?  Şüphesiz herkesin.  Ne patronun, ne genel müdürün.  İşyeri, bir ortak amaca hizmet etmek için biraraya gelmiş insanların yeri.  Onların “iş” yaptıkları yer.

Buradaki hiyerarşik yapı, iş yapanların verimini arttırmak, karar verme mekanizmalarını çalıştırmak, hedefleri birlikte belirlemek için orkestrasyonu sağlamak, onların hedefler karşısında hizalanmalarını sağlamak için çalışmalı.
Yapının yerine getirmesi gereken bir diğer önemli görev, iş yapanların arasındaki çoksesliliği sağlamak, bu çoksesliliği de bir hedef potasında eritmek.
Kim bu hiyerarşik yapı? Herkes. Kendi görev tanımları içinde, herkes.
Ne bu hiyerarşik yapı? Bir rütbesel ilişki bütünü içerisinde, hizalanmayı sağlayan yapı. Rütbe büyüdükçe, hizalama görevi daha zor ve çetrefilli bir hale geliyor. Zor; çünkü, işe alınanların yüksek profilli, zeki, görüşünü söyleme ve bunların arkasında durma cesareti olan, gerektiğinde sebepleriyle statükoya hayır demeyi bilecek kişiler olmasına özen gösteriliyor. Bu kumaşta insanlar da biraraya geldikçe, yönetilmeleri başlıbaşına bir iş haline geliyor. Bir de esnek olmaları isteniyor onlardan. Esnek olmak! Aslında, bu özellik, önce sıralananlarla bir çelişki yaratıyor gibi. İşte, hiyerarşiye görev düştü. Görev şu: Çalışanların görüşlerini söylemelerine ortam yaratmak ve bunları bir çatı altında, hedefe ulaşmak için esneterek, sonunda dişlileri hatasız çalıştırmak. Hüner, bu kişileri biraraya getirmek değil. Onların biraraya geldikten sonra verimli çalışmalarına ortam oluşturmak.
Görüşünü söyleyen ve arkasında duran çalışan ne işe yarar? Görüşlerini, somut veri ve sebep/sonuç ilişkileriyle desteklediği müddetçe gelişime yarar. İş körlüklerinin üzerine gidilmesine, süreçlerin gözden geçirilmesine, söylenmek istenmeyenlerin söylenmesine yarar.
Ee, kakafoni ile mi uğraşsın koca yönetici? Tam tersi. Kakafoni oluşmamasıyla uğraşsın. Net olsun, ne istediğini kısa ve sebeplerini ortaya koyarak anlatmayı bilsin, hedeflerin net olarak bilinmesini sağlasın. Birşey yapmak lazım. Bu cümleyi, birlikte çalıştığı insanlara karşı kullanmasın. Ne yapmak lazım geldiğini tamı tamına tarif etmesine gerek yok. Ama, bunu, işyerinin ortak hedeflerine yönlendirecek şekilde söylesin ki, karşısındaki yüksek profil(bu kişiyi işe almak için ne kadar da uğraşmıştı. İşte fırsat!) durumu anlasın, kendi görüşlerini bu yöne doğru esnetsin, verim artsın. Ya da gerekiyorsa, kendi görüşünü değiştirecek olgunluğa sahip olsun. Gücü(oyuncağı) elinden alınıyor hissine kapılmasın. Suratı asılmasın, tikleri ortaya çıkmasın.
Ee, bununla mı uğraşacak koca yönetici? Eğer işini doğru yapıyorsa evet. İşi bu zaten. Başka ne yapacak? Yapmıyorsa sorun var. Çünkü yapmıyorsa, sadece kendi istediği olsun istiyorsa, kendisi gibi düşünülsün, davranılsın, konuşulsun istiyorsa, bunu anlatabilecek, hedeflerle ilşkilendirebilecek derinlik ve sabıra sahip değilse buyurun size bencil/şımarık çocuk: profesyonel!
N’oluyo ya? Şu oluyor: Eğer işini yapmıyorsa, birden o yukarıdaki “esneklik” masanın üzerine çıkıveriyor. Yeteri kadar esnek değilsin! Ne kadar yeteri bunun? “Evet, kesinlikle” cümlesini biran evvel kurana kadar. Ne kadar erken, o kadar esneksin. Hele bir de, onun ne istediğini önceden öngörebiliyor, gündemini sen belirleyebiliyorsan, öncelikleri yönetmek yerine onu yönetme kurnazlığın varsa, kralsın.
Peki, kim hayır diyecek? İşini doğru yapıyorsa, herkes. Yapmıyorsa, hiç kimse. Çünkü hayır diyen, aslında işini yapmıyorsun, dinlemiyorsun, sana katılmıyorum, çık şu ağacın gölgesinden diyor. Yukarıdaki tanımıyla profesyonel de, elinden oyuncakları alınmış gibi hissediyor. Elinden oyuncağı alınan şımarık çocuk çok tehlikelidir. İter, kakar, ağlar. Şikayet eder. Sürekli şikayet eder ki, usandırır. E şikayet ettiği kişi de durumu anlasın, ona kanmasın be kardeşim. O da bu model bir profesyonel değilse, tabii. Ama, o da ağacın
gölgesinden memnunsa?
Sıkıntı şurada: Profesyonel(!) bu bahçede rahat, abisi de onu koruyor kolluyor. Ama ya başka bahçeye gidip oynamak zorunda kalırsa? Oradaki abiler de başka bi model abilerse? Oysa, bu dünyanın insanı kendi nazı, kaprisi, geniş gölgeli ağacı yerine yapması gerekeni yapması için para, araba, sağlık sigortası, telefon, imza yetkisi, ofis, bilgisayar, yaşam poliçesi almıyor muydu(bunları ardı ardına yazınca, okuru rahatsız edebilir. Etmesin. Bunu veren alıverir geriye. Ancak o kadar sahiplenmek gerek bunları.).
E, hep coaching de yapıyor. Aklınızda bulunsun; nerede takıntı derecesinde “coaching” yapmak isteyen bir profesyonel(!) var, kaçın oradan. Orada yapılan “coaching” değil, sizi eritip, kendi değerlerinizden koparıp kendi kalıbına dökme işidir artık. Çünkü, profesyonel(!)in en korktuğu, oyuncağını(gücünü) kaybetmek. Onun için de, kimse oyuncağa sulanmasın diye, abanın altından bile göstermez sopayı. Açıkça, masanın üzerinde tutar. Kimsenin oyuncağı almak istemediğini, onunla daha farklı, eğlenceli oyunlar da oynanabileceğini göstermye çalıştığını anlamaz. Kaçın. Yoksa o sizi kovalar zaten.


Yorum Yapılmamış

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>