Bazı şeyler çabuk eskiyor. Özellikle ne olduğunu tam da bilmeden kullandığımız kavramsal kalıplar. Stratejik planlama, bence buna iyi örnek. Hatta, hem “stratejik” hem de “planlama” ayrı ayrı birer iyi örnek.
Kafanızı ne tarafa çevirirseniz çevirin, “bizim bir stratejimiz yok, bakıyoruz duruma, ona göre ilerliyoruz” diyen tek bir şirket göremeyeceksiniz. Bunların her biri de kendi bakış açılarıyla haklılar. Sadece, iyi niyetle stratejiyi karıştırıyorlar.
Strateji, bir askeri terim. Tıklarsanız, oldukça iyi bir tanıma ulaşabilirsiniz. Özetle, hedef belirleyip, hedefe gitmek için atılacak adımlar ve gerektiğinde kaynak kullanımını gözden geçirip değiştirmek için kullanılıyor. Hedef belirleme, en önemli adım. Bunun için kurumların, ailelerin, profesyonellerin kafalarının net olması gerek. Aksi taktirde, bir çoğumuz için çöpe gitmeye hazır bir kelime, ofiste aylarımızı, yıllarımızı yiyor; bilgisayarlarımız bilmem kaçıncı versiyonlarla çalışmaz hale geliyor, derken; yeni bir yönetici işe başlayınca, sil baştan. Biz çalışanlar yıpranıyoruz; ama asıl zararı bunu görmeyen, bazen görmezden gelen sermayedar görüyor.
Orta, uzun vadeli stratejileri olmayan, başarılı görünen şirketlere bir bakalım. Ben görüşlerimi söyleyeyim, siz katılmadığınız noktaları söyleyin. Bunlar, üretici olmaktan bir adım öteye gitmeyi başaramamış-isteyen ama yapamayan, tesadüflerin de yardımıyla bir ölçek kazanmış; ancak artık, patinaj yapmaya başlamış kurumlardır. Stratejik yaklaşım; hemen yanında araştırma, pazarlama yatırımı, insan kaynağında süreklilik ve eğitim, doğru fiyatlandırma(arsızlık değil) gibi konuları da gündeme getirecektir. Bunların her biri, önceliklendirseniz de, masraf kalemleridir. ...Devamini oku